Özgün düşünme, akıl yürütme süreçleriyle gelişen yaratıcı bir zihinsel beceridir. Esneklik, orijinallik, akıcılık ve detaycılıkla şekillenir. Merak, keşif ve eleştirel bakış öne çıkar. Hazırlık, kuluçka, aydınlanma ve doğrulama aşamalarıyla ilerler; öğrenme ve yenilik üretir.
Giriş
Düşünme süreçtir. Düşünce ise sonuçtur. Süreçten sonuca kadar uzanan bölüm, akıl yürütmedir. Akıl, insana özel bir araçtır. Dahası o, varlıkla konuşma dilidir. Bu dilin grameri ise mantıktır. Mantığın türleri ve ilkeleri müsellemdir.
Mantık, aklın yazılımıdır. Bu yazılımın da temel kodları vardır. Kodlar, adeta zihnin kriptolojisidir. Bir kısım güncelleme ve tartışmalara rağmen; özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü bir halin imkansızlığı ve nedensellik ilkeleri ile akıl yürütme yapılır.
Yürünen yollarda, hedefe götüren farklı şeritler vardır. Bu şeritler; tümevarım, tümdengelim, analoji ve geriçıkarım olarak adlandırılır. Yol aynı ama şeritlerdeki yolculuk tarzı farklıdır. Biri bütünden parçaya, diğeri parçadan bütüne, ötekisi parçadan parçaya ve olayın en makul açıklaması şeklinde bir takip tarzı içerir. Bu takip ve düşünme sürecinde insan, mevcut bilgileri harmanlar, kıyaslar yapar ve sonuçta yeni beşerî düşünce, bilgiler elde eder.
İşte bahsi geçen bu harmanlama, zihinde farklı usullerle uygulanır. Bunlara ‘düşünme metotları’ denebilir. Bu makalede, metot ile usul arasındaki felsefi farklılığa girilmemektedir. Zira metot, düşünceden varlığa doğru yol alırken; usul de yön, varlıktan düşünceye şeklinde ilerler. Dolayısıyla usule kıyasla metot, daha özgün ve daha dinamiktir.
Temel ve yaygın olanlardan başlamak üzere günümüzde öne çıkan; Analitik, Bütüncül, Eleştirel, Lateral/Alternatif, Metabilişsel, Özgün (Yaratıcı), Sistemli ve Yansıtıcı, sekiz çeşit üst düzey düşünme yöntemleri, uygulamalı teknikleriyle bilinmektedir.
Bu makale, ‘özgün düşünme’ üzerine dair bir inceleme yapmanın sonucudur. Ona ‘yaratıcı düşünce’ (creativity thinking) de denmektedir.
Tanımları
Özgün düşünme; her insanda, doğuştan az veya çok potansiyel olarak bulunan, hayat boyu devam edebilen, gelişmeye meyilli fakat körelebilen, bir fikri veya düşünceyi meydana getirebilme ya da doğurabilme becerisidir.
O; sorular ve sorunlara, bozukluk ve boşluklara duyarlı olma, problemleri görebilme ve tanımlayabilme, çözüm adına mevcut ya da ilave bilgiler ışığında yeni tezler ileri sürebilme ve bunların hata riskini alarak, tekrar tekrar uygulayabilme yetisidir.
Özgün düşünme; soyut bir zihinsel faaliyet iken, bunun somut tezahürü pratik hayatta yeniliğe, değişime ve gelişime sebep olmasıdır.
O; yeni bir düşünceyi keşfetmek için, bilinen kalıpların dışına çıkabilme, alışılmışın berisine ve ötesine geçebilme, sabit fikir/ önyargı/ empoze gibi konfor alanının çekiminden sıyrılabilme iradesini ortaya koyabilmektir.
Özgün düşünme; varlığı, mantığın özdeşlik ilkesinin dışında farklı bir perspektifle değerlendirebilmektir.
Farklı Perspektifler
Uzmanlar, özgün düşünme metoduna, değişik yaklaşımlarda bulunur. Bunlardan öne çıkan beş tanesi şu şekilde sıralanabilir:
- Aklı merkeze alarak, ona zihinsel bir faaliyet diyenler en başta gelir.
- Bunu, bilinçdışından beslenen, kişisel özellik ya da bireysel bir nitelik diyenler takip eder.
- Kimilere göre o, sosyal çevrenin etkisi, tepkisi ve beklentisi ile kişilerde meydana gelen bir değişimdir.
- Dahası ona, bir yaşam tarzı, hayata tutunma şekillerinden biri, kendini ifade etme biçimi olarak bakanlar da az değildir.
- Son olarak ise özgün düşünmeye, mantığın kurallarını zorlayarak, dünyayı farklı ve sıra dışı algılama biçimi diyenler de vardır.
Kategorileri
İnsanı öteki varlıklardan, bir kişiyi diğerinden ayıran hususlardan biridir, gelişmek. Okumak ise gelişmenin temelidir. Öyleyse okul ve okumaktan maksat, bu gelişime destek veren, özgün düşünebilen bireyler yetiştirmek olsa gerekir.
Özgün düşünmenin, insanlara eğitimle kazandırılmasının seyrinde, elbette bir dizi süreçler söz konusudur. Böylesi bir vetire, sınıflandırabilir ancak her zaman lineer ilerlemez, bu döngüsel de olabilir.
Taksonomi konusunda farklı yaklaşımlar olsa da, yaşanan zihinsel sürecin, en güncel ve yaygın hali, temelde yedi başlığa indirgenebilir:
Bu hususlar; bilgi, hatırlama, anlama (kavrama), uygulama, analiz yapma, sentez (değerlendirme) ve semere şeklinde özetlenebilir.
Esasları
Araştırmalar, bu düşünme yönteminin, ilke ya da öncüllerini dört başlık ile açıklar. Bu esaslar; orijinallik, esneklik, akıcılık ve detaycılık olarak ifade edilir.
- Orijinallik ilkesi; özgün düşüncenin temel bir esası olan alışılmadık bir fikir ya da çözüm sunabilmektir.
- Esneklik; bilinen, var olan kalıpların ve stratejilerin dışına çıkarak, hayalen bile olsa seyahat edebilmektir.
- Akıcılık; alternatifini, yanındakini yani yanal olanı hızlı bir şekilde ve çok seçenekli üretebilmektedir.
- Son olarak detaycılık ise; cevhere ait bütün arazları, kategorileri, ince ince hesaba katarak, sıralamayı, sınıflandırmayı hatta estetiği dahi mülahazaya alabilmektir.
Karakteri
Merak duygusu, keşfetme arzusu, hayal gücü, duyarlı olmak ve eleştirel bakış, onun en önde gelen özellikleridir.
Bunları, paylaşma isteği, kendine olan güveni, risk alabilmesi, yüksek motivasyonu, idealist oluşu ve uzun soluklu çalışması gibi hususlar takip eder.
Ardından, kolaycılığı asla sevmemek, yakından ziyade uzağa odaklanmak, gerektiği zaman yalnız kalabilmek, kuşkuları tahmine dönüştürmek onların mizaçlarında sıklıkla görülür.
Dahası, zaman zaman hızlı ve kıvrak hareket edebilmek, yer yer esnek ve mizah tutumu sergilemek, ilginç/absürt/alakasız/tuhaf gibi çevrenin tepkilerine takılmamak da özgün düşünebilen insanların karakterinde tespit edilen diğer hususlardır.
Mertebeleri
Özgün düşünceye ulaşmak için, dört adım ile izah edilen belli basamaklar vardır. Fakat bu aşamalar arasındaki geçişler her zaman standart olmayabilir:
- Hazırlık kısmında; soru ve sorunlara yönelik malzeme biriktirilir. Bu tanımlama ve plan aşaması gayet rasyonel, mantıklı, bilinçli ve sistematik olarak ilerler.
- Kuluçka döneminde; orijinal yeni fikirler zihinde çimlenir, kısmen yavaş veya durgun ilerler. Adeta uykuda veya dinlenmede geçen, sezgilere ve bilinçaltına açık bir evredir.
- Aydınlanma anında; ıstırabın, sancının, çalışmanın ve çabanın neticesinde istenilen keşfin, sıra dışı fikrin ani olarak insanın zihninde zuhur ettiği bir farkındalık vaktidir.
- Doğrulama mertebesinde; sentezlenen, değerlendirilen ve çözüm adına keşfedilen bu düşüncenin, son mantıki sorgulamaların ve kontrollerinin yapılmasının ardından, artık vazgeçmeden, kararlılık ve cesaretle sınandığı ve test edildiği son noktadır.
İşte bu, hazırlık, kuluçka, aydınlanma ve doğrulama adımları, özgün düşünme metodunun dört merhalesini ifade eder.
Zararlı Unsurlar
- Zihinsel unsurlar; problemi tam tespit edememe, sorunun sadece bir kısmına odaklanma, eksik gözlem yapma, düşüncelerdeki katılık ve sabit fikirlilik, bilgi ve kavram yetersizliği, meseleler hakkında bağlantı kuramama şeklinde özetlenebilir.
- Duygusal unsurlar; acelecilik, esnek olamama, hata yapma endişesi, sadece sonuç/haz/başarı odaklı çalışma, motivasyonu koruyamama, kendine güvenmeme bunlardan bazılarıdır.
- Kültürel unsurlar; oturmuş yanlış kabul ve değerler, bir kısım gelenek, töre ve tabular hatta fobiler bile olumsuz ve engelleyici birer unsur olabilir.
- Zamansal unsurlar; geçmişten intikal eden hataların izleri, gelecekte hesap verme korkusu, biriken ağır iş yükü, kısıtlı tanınan süre de sonucu negatif etkileyebilir.
Özgün düşünmeye zarar veren hususların en başta gelenleri yukarıdaki bu dört başlıkta toplanabilir.
Etkileyen Faktörler
Tek başına bir ön şart olmasa bile, belli nispette, zekâ seviyesi özgün düşünmeyi etkiler. Uzlaşma ve uyum içerisinde bir ekip olarak çalışabilme, arkadaş çevresinin değer vermesi, iletişim kurabilme becerisi, kişinin kendisine güven duyması veya duyulması, özgün düşünmeyi kolaylaştıran bir faktördür.
Küçük yaşlarda daha güçlü var olan bu yetenek, tecrübe artmasına rağmen ilerleyen yaşlarda azalabilir. Sosyal hayattaki kuralların sınırlamaları, kişilere tanınamayan imkanlar ve farklı otoriteler özgün düşünmeyi olumsuz etkileyebilir.
Aile ortamı, okul ve sosyal çevre olumlu veya olumsuz önemli bir etkiye sahiptir.
Altı Şapkalı Düşünme Tekniği kitabında, yazar Edward de Bono, bu metottaki ‘yeşil renk’ ile özgün düşünceyi vurgular. Diğer renkler ilgili konunun farklı yönlerini anlatır. Bu yönler sırasıyla; beyaz, bilgi temelini; kırmızı, duygu tarafını; mavi, mantıksal yönünü; siyah, risk boyutunu ve sarı, pozitif kısmını temsil eder. Demek ki bu beş unsurun, özgün düşünmeye direk veya dolaylı bir etkisi vardır.

Ayrıca, beyindeki dört bölgeden biri olan ön lobların (frontal) kullanımı ve bunun diğer kısımlar ile senkronize çalışması biyolojik bir başka etkendir.
Son olarak, cevabı belli olan ‘yakınsak’ düşünmeyle birlikte, cevabı belirsiz olan ‘ıraksak’ düşünmeyi teşvik etme ve hayal gücünü kullanabilme de bu metodu etkileyen faktörlerden sayılabilir.
Hatalı Çıkarımlar
Bu metot üzerinden varılan yanlış yargılar da söz konusudur. İşte, öne çıkan başlıca dört hatalı sonuç şunlardır:
- Alan sınırlaması yaparak, dar bir yaklaşımda bulunup, onu, sadece sanat ve edebiyata indirgeyenler vardır.
- Yine, üst düzey bir zekâ seviyesindeki insanlara özel bir düşünme metodu olduğu hipotezini savunur, kimileri.
- Tuhaf ama bu kişilerin daha ziyade, çalışmayı ve çabayı sevmeyen insanlardan çıktığını iddia edenler bile olmuş.
- Başka bir hatalı çıkarım ise, zihni esnekliğe sebep olduğu için, alkol ve madde kullanan kişilerde daha yaygın görüldüğü iddiasıdır.
Sonuç Yerine
Bu kadar soyut açıklamalardan sonra, sonuç yerine ancak bir kısım somut misallerle bağlanırsa, özgün düşünme daha anlaşılır olur ve makale daha bir anlam ifade eder:
Pablo Picasso'nun, ‘Boğa Başı’ isimli sanat eseri, bir özgün düşünme semeresidir. Bir metal bisikletin, oturak ve direksiyonuna, sıra dışı veya yaratıcı bakarak bu sanatını icra edebilmiştir.
O tarihe kadar herkes denizden yüzdürürken gemileri, Sultan Fatih’in dağlardan süzdürerek, Haliç’e indirtmiş olması, risklidir fakat bir orijinallik şeklinde kayıtlara girmiştir.
Suyun kaldırma kuvvetinin keşfi sürecinde, hamamda bir kabın batmamasına şahit olmak gibi detay bir olay, Arşimet’e bir veri mahiyetinde sunulmuştur.
Kuluçka dönemindeki Newton için, bir elmanın dalından düşmesi, bizzat görmese dahi evrendeki kütle çekim kuvvetini fark etmesine, esneklik anlayışının bir neticesi olarak ve kalıpların dışına çıkarak bir aydınlanma yaşamasına kaynaklık etmiştir.

Matematikçilerin prensi kabul edilen Gauss’un zihin yapısı için, karekök içindeki negatif sayıların bilinmemesi, başka boyutlara geçmesine, klasiğin dışına çıkmasına, akıcılık sayesinde bir yanal alana geçerek alternatifini düşlemesine ve dolayısıyla kompleks sayılar kümesini hayal edip tanımlamasına bir fırsat olmuştur.
Harezmî için, sıfır rakamına kimlik kazandırarak, onu cebirsel işlemlerde ilk kez kullanmasına ve bunun geçerliliğini defalarca doğrulayarak, konu üzerine cesaretle eserler yazması, bilim dünyasında çığır açması özgün düşünmeye başka bir misal olarak tarihe geçmiştir.
İnsanlara dikkatli nazarla bakılsa, her bir bireyin, birbirlerine benzersiz duran siması ile biyolojik imzası olan DNA kodunun orijinalliği hemen algılanabilir. İşte sürekli tekrarlanan bu orijinal yapıların, varoluşun, sınırlı bir alandaki sınırsız estetiğini ve etiğini yansıttığı söylenebilir. Dahası bu, özgün düşünebilmenin esas kaynağı ile bunların asıl kökenine işaret etmesi bakımından bizlere hedef gösterilen yüce bir mesaj da olabilir.
Kaynakça
- https://en.wikipedia.org/wiki/Creativity
- Prof. Dr. Giovanni Emanuele Corazza, Bologna Üniversitesi, Creative Thinking, TEDx Talks
- Doç. Dr. Etem Yeşilyurt, Yaratıcılık ve Yaratıcı Düşünme, OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
- Michael Michalko, Yaratıcı Düşünce, Koridor Yayıncılık
- Röportaj: Michael Michalko, Creative Thinkering, NCR Radio
- Klinik Psikolog Beyhan Budak, Youtube Kanalı, Yaratıcılık Nasıl Geliştirilir?
- Fatih Genç, Düşünme Becerileri, Öğretim İlke ve Yöntemleri, Retro Yayıncılık
- Edward de Bono, Altı Şapkalı Düşünme Tekniği, Remzi Yayınları, Çeviri: Ercan Tuzcular
- Prof. Dr. Burhanettin Tatar, Usul ve Özgün Düşünce, İDE Akademi, Ders Notları